SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

LİBAS BAHSİ

<< 2126 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

121 - (2126) وحدثني الحسن بن علي الحلواني ومحمد بن رافع. قالا: أخبرنا عبدالرزاق. أخبرنا ابن جريج. أخبرني أبو الزبير؛ أنه سمع جابر بن عبدالله يقول:

 زجر النبي صلى الله عليه وسلم أن تصل المرأة برأسها شيئا.

 

{121}

Bana Hasen b. Alî EI-Hulvânî ile Muhamnıed b. Râfi de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize İbni Cüreyc haber verdi. (Dediki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b. Abdillâh'ı şunu söylerken işitmiş:

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadının başına bir şey eklemesini men etti.

 

 

İzah:

îbni Mes'ud rivayetini Buhâri «Kitâbu't-Tefsîr» ve «Kitâbu'l-Libâs»'da; Ebû Dâvûd «Kitâbu't-Teraccül'de; Tirmizî «İstîzân»'da; "Nesâî «Kitâbu'z-Zine» ile «Kitâbu't-Tefsir»'de; İbni Mâce «Nikâh» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

 

Vaşimât: Vâşimenin cem'idir. Vâşime elinin üstüne, bileğine veya dudağına veşim yaptıran kadındır. Buna Türkçede döğme denir ki, iğne veya çuvaldızla delinerek derinin altına sürme veya benzeri bir şey doldurulur, bir daha o yer renk tutarak ebediyyen çıkmamak şartıyle boyalı kalır. Bâzı câhiller kollarına veya omuzlarına arslan, kaplan gibi canlı hayvanların resmini bile nakşettirirler. Döğme; kadına da, erkeğe de; yapana da, yaptırana da haramdır. Yalnız küçüklere yapılırsa henüz mükellef olmadıkları için onlar günahkâr olmaz. Günahı sadece yapana ait olur.

 

Nevevî diyor ki: «Ulemamızın kavline göre döğme yapılan yer pis olur. Eğer-düğmeyi ilâçla gidermek mümkün olursa giderilmesi vâcibdir. Pek güçlükle mümkün olabiliyor da telefinden korkuluyor yahut bir uzvun telef olması veya bîr uzvun görünür şekilde sakatlanması muhtemelse giderilmesi vâcib değildir. Tevbe ettiği zaman üzerinde günah kalmaz. Böyle bir şeyden korkmazsa döğmenin giderilmesi lâzım gelir. Bu hususta gecikmekle günahkâr olur. Bütün bunlarda erkekle kadın müsavidir.»

 

Nâmisa: Yüzden kıl yolan. Mütenemmisa: Yüzünün kılını yolduran kadın demektir. Ulemânın beyânına göre kadının yüzünde sakal ve bıyık biterse onları yolmak haram değil, müstehabdir. Fakat kaş, kirpik ve yüzün etrafından kıl yolmak haramdır.

 

Zahiriler'den Ebû Hazm kadının sakal, bıyık tıraşının dahî haram olduğunu, hilkatinden hiç bir şeyi noksan veya ziyâde yapmasının caiz olmadığını söylemiştir.

 

Tefellûc : Ön dişleri törpüleyerek aralık açmak ve güzelleştirmektir. Bunu ekseriyetle genç ve güzel görünmek maksadıyle yaşlı kadınlar yaparlar. Bu maksatla dişlerini törpületen ile törpüleyen müştereken haram işlemiş olurlarsa da, dişi tedavi yahut bir kusurunu giderme maksadıyle yapılırsa günahı yoktur. Gerek saç ekleyenlerle ekletenler, gerekse döğme yapanlarla yaptıranlar ve güzellik için diş törpületenler Allah'ın yarattığı şekli değiştirenlerdir. Bundan dolayı hadîste bu cümle yukarkiler üzerine atfedilmemiş, hepsinin sıfatı olmuştur.

 

Ümmü Ya'kûb'un ismi malûm değildir. Bu kadının hilkat değiştirenlere Kur'ân-i Kerîm'de lanet edildiğini görmedim demesi doğrudan doğruya bunlara lanet bulunmadığındandır. Fakat ALLAH Taâlâ Resulünün her getirdiği şeyi almak, her yasak ettiğini bırakmak lâzım geldiğini pekâlâ beyan buyurmuştur. Saç eklemek, döğme yaptırmak, yüz yolmak gibi hilkati değiştiren şeyleri Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz yasak etmiş; yapanlara, yaptıranlara lânet okumuştur. Onun emirlerine, nehiylerine uymak Allah'ın emri olduğuna göre, onun lanetleri de Allah nazarında mel'un olur. îşte Hz. Abdullah b. Mes'ud bundan dolayı kadına âyetle cevap vermiştir.

 

Bir de Allah'ın yarattığı şekli değiştirenler zâlimdirler. Zâlimlere ise Allah Teâlâ Kur'ân.ı Kerim 'de açıkça lanet okumuştur. Kadın Hz. Abdullah'dan müskit cevap alınca, bu sefer onun hanımının yâni Zeyneb binti Abdillah'ın da bu işleri yaptığını zannederek: Senin hanımın da halen bu işleri yapıyor, demişse de Hz. Abdullah hanımının öyle bir şey yapmadığından emin olduğu için kadın'a: Git bak! demiş, neticede kadının zannettiği şeylerden hiçbirinin yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Hz. Abdullah'ın: «Bu olsaydı biz onunla bir arada olmazdık» sözünün mânâsı: Böyle bir şey olsa, bir an kapısında tutmayıp boşayacağını anlatmaktır. Bununla saç eklemek yahut namaz terketmek gibi günahları irtikâb eden kadının boşanması gerektiğine istidlal olunur.